29 Eylül 2015 Salı

Bamyanın şaşırtan mucizevi faydaları

Bamyanın şaşırtan mucizevi faydaları. Şekerden kilo kaybına bir çok şeye faydası olan bamya şaşırtmaya devam ediyor. Uzmanlar şiddetle tüketilmesini tavsiye ediyorlar.


Bamyanın şaşırtan mucizevi faydaları


Çözünür ve çözünmez lif içerir. Çözünür lif diyabet ve yüksek kan kolesterolünü önler, çözünmez lif sindirim sistem fonksiyonlarını düzenler. Lif alımı obezite riskini, felç, kalp hastalığı ve hipertansiyon riskini azaltır. Yarım bardak pişmiş bamya kadınların günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 17’ini, erkeklerinde yüzde 15’ini karşılar.
C vitamini kuvvetli bir antioksidandır, kanser riskini, yaşa bağlı makula dejenerasyonunu ve hipertansiyonu azaltır. Ayrıca C vitamini kemik, deri, kan damarları ve bağışıklık sistemi sağlığı için gereklidir.
Bamya ısı, ışık ve havaya maruz kaldıkça C vitamini etkinliği azalır. Bamya alındıktan 3-4 gün içinde kullanılmalı ve C vitamini kaybını önlemek için sadece pişirmeden önce kesilmelidir. Pişmiş bamyanın ½ bardağında 37 mikrogram folat vardır. Folat, protein, karbonhidrat ve yağ metabolizması için gereklidir.

Bamyanın şaşırtan mucizevi faydaları

 Aynı zamanda sinir sisteminin düzgün çalışması, kırmızı kan hücreleri ve DNA ve RNA gibi genetik materyallerin sentezi için gereklidir. Yeterli folat alımı depresyon, kanser ve kalp hastalık riskini azaltır. Bamya gibi folat zengini besin tüketimi hamile kadınlar için çocuğun herhangi bir doğum kusuru ile doğmasını önleyecektir.
Bamyanın antioksidan bileşik konsantrasyonu diğer antioksidanı yüksek sebzeler ve çoğu yüksek antioksidan içeriği olan meyveye kıyasla daha yüksektir. Antioksidanlar serbest radikallerin DNA ve hücre zarına verdiği hasarı önlerler. Diyetle yüksek oranda antioksidan alımı kalp hastalığı, kanser veya Alzheimer hastalığı gibi nörolojik bozuklukları önler” diye konuştu.
Bamyadaki müsilaj ve zamkların ince bağırsakta emilimi düzenleyerek kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olduğunu ifade eden Uzman
Diyetisyen Şebnem Kandıralı, “Kilo kaybı için düşük kalorili ideal bir sebzedir. Bamya, sağlık faydalarını yitirmemesi için kısık ateşte pişirilmelidir. Bamya probiyotik olarak adlandırılan iyi bakterilerin yayılmasını kolaylaştırır, B kompleks vitaminlerin biyosentezine yardımcı olur.
Bamya iyi bir laksatif görevi görür, ülseri

 iyileştirir, spastik kolon tedavisinde etkilidir ve mide-bağırsak kanalını yumuşatır. Bamya okzalattan zengindir, ancak bir çikolata, kuzu eti veya ıspanak kadar yüksek oranda değildir. Eğer okzalata eğilimli böbrek taşınız varsa bamya tüketiminde aşırıya kaçılmaması önerilir” dedi.
Etiketler: Bamyanın şaşırtan mucizevi faydaları, sağlık, genel sağlık, bamya,

20 Eylül 2015 Pazar

Kantaron yağının şaşırtan faydaları

Kantaron yağının şaşırtan faydaları. Yanık, yara ve yara izi tedavisinde etkili bir formüldür. Kantaron yağı iltihap oluşumunu ve oluşmuş iltihapları tedavi eder. 


 Kantaron Yağı Nasıl Yapılır?

Kantaron bitkisi yaş iken toplanıp kurutulur ve çiçekleri güzelce kesilir. Kavanoz içersine yarım litre hacim kaplayacak şekilde koyulur ve üzerine çiçeklerin seviyesi kadar orjinal zeytinyağı(sızma) eklenir. Zeytinyağı çiçeklerin üzerini kapatmalıdır.Kavanozun ağzı tülbent tarzı bir örtü ile kapatılıp mayalanması için güneş ışığında beş gün kadar bekletilir.Bu zaman zarfı geçtikten sonra kavanoz kapağı kapatılıp kırk beş (45) günde bu şekilde bekletilir.Yalnız dikkat edilmesi gereken konu güneşte bekleme süresi gün içersinde tercihinize göre ya sabah vakti güneşi yada akşam vakti güneşi zamanlarında olmalıdır.İki vakitten birinde bekletilmesinde fayda vardır.
Bu geçen günlerde kavanoz sallanılarak kantaron ve zeytinyağı bileşiğinin karışması sağlanır.45 günün sonunda kavanozdan alınan bileşik süzgeçten geçrilerek güneş almayan bir şişede muhafaza edilir.Şişeniz güneş almamalıdır bunun için renkli şişe tercih edebilirsiniz.Plastik şişe olmaz muhafaza ettiğiniz kabınız cam olmalıdır.Bu aşamadan itibaren son kullanma süresi iki veya üç senedir.
Kantaron yağının şaşırtan faydaları
-Kantaron yağı antiseptik özelliklidir,bundan dolayı yaralarda mikrop oluşmasını engeller.
-Kantaron yağı yanıklardada kullanılır. Yanık yara ve iltihaplarını gidererek kısa sürede iyileşme gösterir.
-Güneş yanığından muzdarip kimseler yanıklarına sürdükleri zaman yanık acıları kısa sürede geçer ve yanıklar tedavi olur.
-Kantaron yağı damarları büzer ve bu özelliği ile kanamaları kısa zamanda durdurabilir.
-Kantaron yağı bebeklerdeki oluşan pişiklere birebirdir.
-Trafik kazalarında veya başka elim kazalarda görülmesini istemediğimiz iç kanama oluşumlarında kantaron yağı içilir ve damarlar büzülür bu sebeplede iç kanamayı engeller.
-Karnı ağrıyan ve ağlayan bebeklerin karınlarına sürüldüğü takdirde ağrı keser.
-Kantaron Yağı Hücre yenileyici özelliğe sahiptir.
-Hematomlu(deri üzerindeki mavi ve mor lekelerde) durumlarda, şişlik oluşmuş bölgelerde ve bezelerde rahatsız kısma sürülerek masaj yapılır.
-Pürüzsüz bir cildiniz olsun istiyorsanız özellikle kadınlar için cilt bakım yağı olarak kullanılır.
-Siyatik vb. ağrılarda,sırt ağrısı ve romatizma da ağrı kesici özelliğindenötürü masaj yağı olarak kullanılır.
-Kantaron yağı mide ağrılarında tedavisinde ve giderilmesinde dahada ötesi mide ülserinin tedavisinde dahili olarak kullanılır.
-Düzenli kullanıldığında şeker hastaları memnun kalmaktadır.
-Varisleri iyileştirir.
-Yaz-kış dört mevsim ayakları ısınmayanlar kantaron yağından kullanmalıdırlar. Bu sorunu yaşayanlar topuklardan kantaron yağı ve kekik yağı karışımı kullanmalıdır. Kış aylarında dahi ayakları üşüyen kişiler bu formülü kullanmalıdırlar ayakları biiznillah üşümeyecektir..
-Depresyon hastaları için yüksek derecede hastalığı nüks etmemiş, ilerlememiş olanlar 300 mg’lik sarı kantaron tabletlerinden hergün 3 tane olarak alması uygun olur. Sarı kantaron faydasını,etkisini gösterme süresi 4 ila 8 hafta arasında değişir.Bu ise hastaya bağlıdır.Yüksek miktarda kantaron çayı kullanıldığında alman bilim adamları depresyon hastalrının iyileşmesinde büyük başarı sağlamışlardır.
Uyarı!!
Hamile kadınlar ve emziren bayanlar kantaron kullanmamalıdır.
Diğer antidepresan ilaçlarıyla aynı zamanda kullanılmamalıdır.
Sarı Kantaron’un çocuklar üzerinde kullanılması doktor kontrolünde olmalıdır.
Kadınlarda adet öncesi ağrılarda ve adet rahatsızlıklarında rahatlatıcı bir etkisi olduğu bilinen bir gerçektir,ayrıca kantaron bitkisi menopoz durumlarında kadınlar için kullanılabilmektedir. Kas zedelenmelerine çok iyi gelen kantaronda her ilaç gibi bilinçli kullanılmalıdır.Dahili kullanımlarda ölçü bir tatlı kaşığıdır.Bu ölçü aşılmamalıdır..
Etiketler: Kantaron yağının şaşırtan faydaları, Kantaron yağı nasıl yapılır, şifalı bitkiler, sağlık, genel sağlık,

19 Eylül 2015 Cumartesi

Gece yemek yemeği önlemenin yolları

Uyku tutmadığı zaman dolaba koşmayın. Gece yemek yemeği önlemenin yolları ile bu gibi alışkanlıklarınızdan kurtulabilirsiniz. Tek yapmanız gereken yazımızı dikkatlice okumanız.
Gece yemek yemeği önlemenin yolları Gece yemek yemeği önlemenin yolları
Gün boyu olabildiğince az yiyorsunuz, kendinizi tutuyorsunuz ancak eve gelir gelmez, zafer kazanmış komutan edası ile yemelere hücum ediyorsunuz. Gece uykudan kalkıp kendinizi mutfakta buluyorsunuz ve akşamdan kalan böreklerin, reçel kavanozlarının veya hiçbir şey bulamazsanız peynir ekmeğin içinde kendinizi hapsediyorsunuz.

Gece yemek yemeği önlemenin yolları


 -Deliksiz bir uyku uyuyabilmek de, sizi gece mutfağa gitmekten alıkoyabilir. Uykuyu en çok bölen durum ise gece tuvalet ihtiyacı nedeni ile uyanmaktır. Akşam sekizden sonra sıvı alımınızı kısıtlamak iyi olabilir.Su ve su içeriği yüksek besinler (kavun, karpuz, salatalık..) yememek gece tuvalete kalkma ihtiyacınızı azaltır. Bu durumda yeme ataklarınızı azaltabilir.
-Melatonin hormonu da kaliteli bir uyku için şarttır. Gerekirse doktorunuza danışarak Melatonin hormon replasmanı alabilirsiniz.
-Yapılan birçok araştırma stres yükü fazla olan, depresyonu olan insanların gece yemek yeme ataklarının daha fazla olduğu gösteriyor. O nedenle gece yeme atakları ile başetmenin birinci kuralı stres yönetimini başarmaktır. Eğer kendinizi bu konuda yönetemiyorsanız mutlaka bir psikiyatrik destek almak gerekir.
-Kaliteli ve iyi bir uyku için ortam şartlarının da iyi olması gereklidir. Karanlık ve sessiz bir ortam hazırlayın. Uykunuzu dağıtabilecek ışıklı ve gürültülü ortamlardan uzak durun.
-Çay, kahve ve gazlı içecekler yüksek kafein nedeni ile hem stres yükünüzü artırır hem de uyku bozuklukları oluşturabilir. Bu tür içecekleri mümkün olduğu kadar tercih etmemekte fayda var. Ama illa içeceğim diyorsanız da günde 2 bardağı geçmemek ve özellikle akşam saatlerinde tüketmemek gerekir.
-Hep diyoruz şeker şekeri çeker diye… Ne kadar yüksek şeker içeriği olan yiyecekler yerseniz o kadar canınız şekerli yiyecek yemek ister. Günlük beslenme alışkanlıklarınızda karbonhidrat grubu (ekmek, pilav, makarna, tatlı, kek, kurabiye, şekerlemeler ve şekerli içecekler) yiyecekleri mümkün olduğu kadar üst üste ve sık tüketmemek gerekiyor.
-Gece yeme atağı geçirmenin en büyük nedenlerinden biri de Şeker Metabolizma Kusurları, İnsülin Direnci veya Hipoglisemi dediğimiz Şeker Düşüklüğü’dür. Özellikle yemek yedikten sonra halsizlik ve yorgunluk hissediyorsanız, her yemekten sonra canınız şekerli yiyecekler çekiyorsa, gece atıştırmalarında reçel, çikolata, bal gibi yüksek şekerli yiyecekleri tercih ediyorsanız mutlaka bir doktora başvurarak tedavi olmanız gerekir.
Bu konu hakkında yorumlarınızı bekliyoruz.
Etiketler: Gece yemek yemeği önlemenin yolları, sağlıksız beslenme, şekerli yiyecekler, sağlık,

Hızlı kilo verme teknikleri

Hızlı kilo verme teknikleri ile kısa zamanda sağlıklı bir şekilde fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz. Sizlere önereceğimiz tekniklerle sağlıklı bir şekilde kilo verebileceksiniz…


Hızlı kilo verme teknikleri

Kalori hesabını yapmayı unutmayın

Vücudunuz düzenli çalışabilmesi için gerekli olan kaloriyi almak zorunda. Gereğinden fazla olanları ise almazsanız, kilo alımı durmuş olur. Bunun için yaşınız ve cinsiyetiniz gibi faktörlere göre, kalori hesabı yapan cetvelleri kullanmalısınz. Böylece günlük ne kadar kaloriye ihtiyacınız olduğunu öğrenmiş olursunuz.
Yemek planını geliştirmelisiniz
Sebze, meyve, kepekli tahıllar, iyi yağlar ve yağsız protein bulunan dengeli bir yemek seçimi yapınız. Bir yemek tabağının yarısı sebze veya meyve, yarısı ise kepekli tahıllar ve yağsız protein ile dolu olması gereklidir.
İştahınızı bastırmalısınız
Diyet yaparken en çok zorlanılan konuların başında ise iştahın bastırılması gelmektedir. Düşük kalorili gıdalarla beslenmek değil, dengeli beslenmek sizin iştihanızın bastırılması için yardımcı olacaktır. Saatlerce doyma hissi veren bazı gıdalar şunlardır;
Greyfurt, Yulaf ezmesi, Elma, Yumurta, Zencefil, Kuruyemiş, Yeşil yapraklı sebzeler, Patates, Bitter çikolata, Baharatlı gıdalar


Kesinlikle öğün atlamayın
Sağlıklı bir kahvaltı yapmak metabolizma hızını artırır, enerjiyi yüksek seviyelerde tutar, gün boyunca yüksek kalorili atıştırmalık isteme dürtüsünü azaltır. Metabolizmanın çalışmasını sürekli hale getirmek, iki ile dört saat arasında yemek veya ara öğün alınması gerektirir. Yemek düzeninizi oturtursanız, kan şekeriniz de iniş çıkış göstermez. Böylece ani acıkmalar yaşanmayacaksınız.
Sevdiğiniz yiyeceklerin yerine başka şeyler seçmeyi deneyin
En sevdiğiniz yüksek kalorili gıdaların yerine düşük kalorili gıdalar seçmelisiniz. Çoğu gıdalar gereksiz yağ, şeker ve kalori olmadan da sevdiğiniz yiyecekler kadar size zevk verecektir.
Şekerli sıvılar sizin düşmanınız
Meşrubat, meyve suyu, enerji içecekleri, aromalı kahveler yerine çay, kahve, bitki çayı veya maden suyunu tercih edin. Örneğin, sabah büyük bir latte 500 kaloriye sahip olabilir. Su alımının artırılması ve rutin olan egzersiz yapılması kilo vermenize yardımcı olacaktır.
Kilo vermek için egzersiz yapmanız şart
Egzersiz için mutlaka ama mutlaka zaman ayırmalısınız. Egzersizin ilk başlangıcında kasların oluşması sırasında biraz kilo almış gibi görünebilirsiniz, ama uzun vadede kilo vermek için bu kaslara ihtiyacınız olacaktır. Ne kadar yoğun olursanız olun, hergün mutlaka düzenli olarak egzersiz yapın. Yürüyüş kilo vermeyi kolaylaştıran en iyi egzersizlerin başında gelir. Yakın bir yerlere alışverişe giderken bile yürümek kilonuzu etkileyecektir.
Etiketler: Hızlı kilo verme teknikleri, zayıflama, sağlık, genel sağlık, egzersiz,

17 Eylül 2015 Perşembe

Bayramda formda kalmak için mükemmel 6 öneri

Bayramda formda kalmak için mükemmel 6 öneri. Kurban bayramın da 9 günlük tatil sizi rehavete düşürebilir. Özellikle yapılan akraba eş dost ziyaretlerin de ikramların geri çevrilememesi size kilo olarak geri dönebilir.


Bayramda formda kalmak için mükemmel 6 öneri

Kurban Bayram’ında artan et ve tatlı tüketimi, ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Birbirinden çeşitli lezzetlerle hazırlanan bayram sofraları özellikle tansiyon, diyabet, kalp damar rahatsızlıkları ve böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıkları olan kişiler için çok tehlikeli olabiliyor. Bayramı sağlıklı ve keyifli geçirmek için beslenme düzenine büyük özen gösterilmesi gerekmektedir. Beslenme ve Diyet Bölümünden Dyt. Emine Yüzbaşıoğlu, Kurban Bayramı’nda dikkat edilmesi gerekenler hakkında genel bilgi verdi.
Dyt. Emine Yüzbaşıoğlu, Kurban Bayramı’nda dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.


Et tüketimini 1 öğünle sınırlayın
Kurbanın kesilmesiyle başlayan et tüketimi bayram boyu sürmektedir. Bayram süresince hem öğlen hem de akşam öğünlerinde et tüketilmemeli ve tek yönlü beslenmeden uzak durulmalıdır. Bayramda artan et tüketimi birçok sağlık problemini beraberinde getirmektedir. Özellikle kronik rahatsızlıkları bulunan kişilerin fazla et tüketimine bağlı olarak yağ alımlarının artması ciddi sağlık problemlerine neden olabilir. Bunun yanı sıra fazla et tüketimi sindirim sistemine de zarar vermektedir. İshal, bulantı ve mide ağrısı gibi sağlık sorunlarıyla bayramda sık karşılaşılmaktadır. Bu dönemde et tüketimi günde bir öğünle sınırlandırılmalıdır.
Pilav ve çorbalarda et suyu kullanmayın
Bayramda tüketilecek etin miktarı kadar, pişirme yöntemi de önemlidir. Kurban Bayramı’nda genellikle tercih edilen pişirme yöntemi kavurmadır. Kavurma yapılırken et yağlı ise ayrıca yağ eklenmemeli, etin kısık ateşte ve uzun sürede kendi yağıyla pişirmesi sağlanmalıdır. Diğer sağlıklı pişirme yöntemleri ise fırınlama, haşlama ve buğulamadır. Haşlanmış etin suyu pilav veya çorbaya konulmamalıdır. Çünkü et suları, yağ içerikleri yüksek olması sebebiyle kilo artışına, buna bağlı olarak da kolesterol yükselmesine neden olmaktadır. Kurban eti kesildikten sonra hemen tüketilmemeli, en az 24 saat dolapta bekletilmelidir. Et dinlendirilmeden pişirildiğinde sert olacağından, yedikten sonra hazımsızlık ve şişliğe neden olabilir.
Bayramda besin zehirlenmesine dikkat!
Bayramda kesilen etin saklama koşulları da sağlık açısından çok önemlidir. Etler kuşbaşı veya kıyma gibi küçük parçalar halinde, tek pişirimlik miktarlarda, buzdolabında 3 gün veya derin dondurucuda -18 derecede 3 ay süreyle saklanabilir. Derin dondurucudan çıkarılan etlerin sağlıklı çöz

 dürülmesi için; buzdolabında, akan soğuk suyun altında veya mikrodalga fırında bekletilmesi gerekir. Çözdürülen etler tekrar dondurulmamalıdır. Oda sıcaklığında çözdürme yapmak veya etin tekrar dondurulması besin zehirlenmelerine yol açabilir.
Etiketler:Bayramda formda kalmak, sağlık, genel sağlık, dengeli beslenme,

11 Eylül 2015 Cuma

En az haftada bir kez tüketmeniz gereken besinler!

En az haftada bir kez tüketmeniz gereken besinler sağlığınız için çok önemlidir. Sağlıklı ve dinç bir yaşam istiyorsanız bunu elde etmek o kadar da zor değil. Kötü alışkanlıklarınıza harcadığınızı faydalı şeylere harcamaya başlarsanız bu daha kolay olur…


En az haftada bir kez tüketmeniz gereken besinler!

Demir vitamini açısından zengin olan bu besinleri haftada en az bir kere tüketmelisiniz. Tabi kendinizi ve sevdiklerinizi düşünüyorsanız…
Koyu yeşil yapraklı sebzeler:
Eğer lezzetli bir garnitür arıyorsanız, ıspanak, lahana ve karalahana sizin için çok iyi bir demir kaynağı olabilir. Bitkisel kaynaklı demirin hayvansal kaynaklara göre vücutta kullanımının çok daha düşük olduğunu unutmayın.
Bakliyatlar:
Vejetaryenseniz demir almanızın en kolay yolu nohut, kuru fasulye, mercimek gibi bakliyatları tüketin. Bakliyatların içeriğindeki demirin daha iyi kullanılmasını sağlamak için, mutlaka suda bekletip, bekleme suyu atıldıktan sonra haşlayın; ayrıca bakliyatın yanında tahıl tüketin.
Pekmez:
Özellikle karadut ve keçiboynuzu pekmezi iyi bir demir kaynağıdır. 100 gram pekmez yaklaşık olarak 400 mg kalsiyum, 10 mg demir içerir.


Beyaz et:
Kırmızı et yemem diyenlerdenseniz üzülmeyin! Hindi, tavuk, ördek gibi kümes hayvanları çok iyi birer demir kaynağıdır.
Balık:
Diyetinize demir eklemenin yollarından biri de balıktır. Balık, yüksek protein ve bol Omega 3 yağ asidi içeren bir kaynaktır. Özellikle tuna, sardalye, uskumru ve mezgit demirden zengin balıklardır. Böylece hem demirden zengin beslenmiş hem de Omega 3 alarak kalp hastalıklardan korunma ihtimalini artırmış olursunuz.
Kırmızı et:
Eğer bir et severseniz demir almak için en harika yol kırmızı et tüketmenizdir. Günlük demir ihtiyacı yaşa ve cinsiyete göre değişir. Erkeklerin günlük ihtiyacı 8 mg iken; kadınların 50 yaşına kadar 18 mg, daha sonrasında 8 mg’dir. Hamilelik sürecinde demir ihtiyacı arttığı için bu dönemde günlük 27 mg demir tüketmeniz gerekir.
Kuruyemiş ve kuru meyve: Demir açısından zengin bir aperatiftir. Kaju veya antep fıstığı ile başlayın. Kuru üzüm, kuru erik, hurma veya şeftali gibi kurutulmuş meyve ekleyin.
Yumurta:
Kahvaltıda iyi haşlanmış bir yumurta ve yanında tam buğday ekmeği yiyerek demirden zengin beslenmiş olabilirsiniz. Ancak tek şartla! Bu besinleri tüketirken yanında demir emilimini engelleyen kahve ve çayı öğünden 40 dakika sonraya bırakın.
Tahıllar:
Özellikle kahvaltıda buğday, kepek ya da yulaf katkılı ekmekleri tercih edin. Demir içeriği, beyaz ekmeğe oranla tam tahılların daha yüksektir.
Etiketler: En az haftada bir kez tüketmeniz gereken besinler, sağlıklı yaşam, demir vitamini, kırmızı et, sebzeler,  saglık,

Devamlı telefona bakmak hastalık yapıyor!

Teknolojinin belkide en büyük buluşlarından bir tanesi cep telefonlarıdır. Ama Devamlı telefona bakmak hastalık yapıyor! Maalesef akıllı telefon devrimiyle hepimiz telefonlarımıza bağımlı olduk…


Devamlı telefona bakmak hastalık yapıyor!

Modern zamanla birlikte hayatımıza birden fazla teknoloji ürünü girmiş durumda. Bu ürünlerin amacı aslında hayatı kolaylaştırmak ve daha iyi bir yaşam kalitesi sunmak. Her şeyde olduğu gibi insanoğlu bunun da suyunu çıkarıyor. Amacını aşacak şekilde kullanıyor. Sürekli olarak daha ilerisini ve yenisini istiyor. Akıllı telefonlar yanımızda taşıdığımız hayat serumu haline gelmiş durumda. Devamlı telefona bakmak hastalık yapıyor denilse de bu kimsenin umurunda değil gibi. Özellikle yeni nesil akıllı telefonlarla özdeşmiş durumda. Bu işin sonunun nereye varacağını kimse kestiremez. Tek önerimiz gereğinden fazla kullanılmaması ve sadece iletişim için kullanılması.
Devamlı telefona bakmak hastalık yapıyor!
Teksas Baylor Üniversitesi’nden bilim adamları sürekli telefonunu kontrol edenlerin depresif olabileceğini açıkladı.


Daily Mail‘de yayınlanan bir araştırmaya göre uzmanlar sürekli telefonunuzu kontrol ediyor ve yeni bir şey var mı diye meraklanıyorsanız ruh hali değişikliklerine meyilli ve depresif olabilirsiniz. Ayrıca bu durum belli zaman sonra stres de yapabiliyor.
Bilim adamları bu kişilerin sürekli modlarını yükseltecek bir değişiklik arayışı içerisinde olduğunu ve çoğu zaman farkında olmadan bu tür bir davranış sergilediğini de belirtti. Bu durum insan üzerinde hayal kırıklığına yol açıyor. Sanal ortam dan gerçek hayata düştüğü zaman hayatın zorluğunu ve kargaşasını görmüş oluyor. Doğal olarak bu durum kişin ruh sağlığını etkiliyor.
Akıllı telefon kullanıcıları günde ortalama 150 kez telefonunu kontrol ediyor. Bu gerçekten de korkunç bir rakam. İletişim için icat edilen teknoloji ürünü insanlar arasında iletişimsizliğe yol açıyor. Çok karışık ve acayip bir durum.
Aynı üniversite tarafından geçen yıl yapılan bir araştırma da telefonuna erişim sağlayamayan katılımcıların %60’ının kendini huzursuz hissettiğini ve kendinde büyük boşluklar olduğunu hayatında ciddi manada bir şeyin eksik olduğunu hissettiğini açıkladı…
Etiketler: Devamlı telefona bakmak hastalık yapıyor, modern çağ, teknoloji, akıllı telefon, sağlık, yaşam, gündem,

10 Eylül 2015 Perşembe

Dövmenin insan sağlığına verdiği zararlar

Dövmenin insan sağlığına verdiği zararlar birden fazla olduğu ortaya çıktı. Evet vücutta güzel durduğu söylenebilir ama ya sağlık açısından ne gibi zararları vardır dövmenin. Güzellik için sağlığınızdan olmayın…


Dövmenin insan sağlığına verdiği zararlar

Özellikle son yıllarda çok moda olan dövme ne yazık ki sağlıklı bir şey değil. Gençlerin takıntısı haline gelen bu alışkanlık dileriz ki bir an önce biter. Her şeyden önce sağlık gelir. O yüzden etrafınızdaki insanları, anne ve babaları özellikle gençleri uyarmalısınız…


Dövmenin insan sağlığına verdiği zararlar
Kimyasal ve insan sağlığına zararlı boyalarda kullanılarak yapılan dövmeler başta cilt kanseri neden olur,
Gebelikte bebeğin gelişimini olumsuz etkiler,
Tetanos, herpes simplex denen genital uçuğa, Hepatit B ve C hastalığına neden olabilir,
Çeşitli deri hastalıklarına yol açar,
Kimyasal reaksiyon sonucunda lenf bezi iltihabı, alerjik reaksiyon ve keloid gibi hastalıklara davetiye çıkarır,
MR gibi tetkiklerde içeriğinde bulunan metaller sonucunda ağrılara yol açar,
Geçici dövmeler de ayrıca bir ay sonra deriden çıksa bile alerjik rahatsızlıklara sebep olabilir,
Hijyenik koşulları yerine getirmeyen merkezlerde ya da kişilerce yapılan kalıcı dövmelerde aynı malzemelerinin farklı kişilere uygulanması sonucunda ciddi viral enfeksiyonlara neden olur,
AİDS gibi bulaşıcı hastalıkların geçmesine ve hepatit hastalıklarının bulaşmasına neden olabilir,
Dövme boyalarının zararları:
Kalıcı dövmelerde kullanılan Azo boyalar, kozmetik ürünlerde kullanılmamaktadır. Fakat deriye enjekte edilmesi yoluyla kullanılan bu boyalar genelde tekstil ve araba boyaları için üretiliyor.
Güvenilirliği kanıtlanmamış olan bu boyalar vücutta lenf bezleri yoluyla tüm organlara dağılır,
Uzun vadede ciddi sağlık problemlerine neden olur.
Dövme yaptırmanın sakıncalı olduğu durumlar:
Dövmenin insan sağlığına verdiği zararlar özellikle sedef gibi deri hastalıkları olan kişiler kesinlikle dövme yaptırmamalıdır. Ayrıca vücutta bulunan yara izleri ve ben gibi oluşumların kapatılması maksadıyla dövme yaptırılması önerilmez. Bu nedenle dövme yapılmasına karar vermek çok yönlüdür. Dövmeyi yapacak olan kişinin sağlık taramasından geçmesi, kullanılacak olan materyallerin hijyen olması ve en önemlisi doğal boyaların kullanılmasına özen gösterilmesidir. Ayrıca dövme yaptırmak için karar veren kişilerin bilmesi gereken bir diğer konu ise dövmeyi sildirmenin yaptırmaktan çok daha zor olduğudur. Çünkü silme işleminde deride onarılamayacak hasarlar oluşur. Ayrıca sildirme işlemi sonrasında ciltte ton farklılıkları, koyulaşma gibi estetik açıdan kötü sonuçlar doğuran bir görüntüye neden olur.
Etiketler:Dövmenin insan sağlığına verdiği zararlar, sağlık, genel sağlık, Dövme boyalarının zararları

Üzüm çekirdeğinin daha önce hiç duymadığınız faydaları!

Üzüm çekirdeğinin daha önce hiç duymadığınız faydaları sizleri şaşırtacak. Halk arasında genellikle çekirdeksiz üzüm tercih edilirken uzmanlar, üzümün çekirdeğinin faydalarının mucizevi olduğunu vurguladı…


Üzüm çekirdeğinin daha önce hiç duymadığınız faydaları
Kendisi küçük ama marifetleri gerçekten de büyük olan üzüm çekirdeği sizi çok şaşırtacak. Sizler için derlediğimiz Üzüm çekirdeğinin faydaları


Üzüm çekirdeğinin daha önce hiç duymadığınız faydaları
– Bağ dokusunu güçlendirerek cildin elastikiyetini ve sıkılığını arttırılmasında etkilidir
– Antiaging etkiye sahip
– Kanser önleyici olarak kullanılır
– Damar sertliğine karşı etkili
– Romatiazmal hastalıklarda yardımcı
– Göz sağlığı için kullanılır
– Hiper ( yüksek ) tansiyonda etkili
– Varis tedavisinde yardımcı
Üzüm çekirdeği damarları korur. Damar sertiğini önler.
-Kalp krizi riskini azaltır. İyi kolesterolün yükselmesine kötü kolesterolün azalmasına katkıda bulunması üzüm çekirdeğinin faydaları arasındadır.
– Üzüm çekirdeği antioksidan etkisi ile kansere karşı koruyucudur. Bu yönüyle kanserin engellenmesine yardım eder.
-Kanser tedavisinde meydana gelen olumsuzlukların daha az yaşanmasına katkıda bulunduğu da tespit edilmiştir.
– Zayıflamış kan damarlarını kuvvetlendirir. Yüksek tansiyon hastalarında kılcal damarları güçlendirdiği görülmüştür.
– Gözlerdeki kılcal damarlarda kan dolaşımını kuvvetlendirir. Gözün saydam tabakasını korur. Devamlı bilgisayar kullananların göz sağlığını korumaları için de uzmanlar tarafından tavsiye edilmektedir.
– Yaşlanmaya bağlı görme gücünde bozulma meydana gelmesi gibi sorunları engelleyici özelliği vardır. Maküler dejenerasyon ve kataraktan koruması üzüm çekirdeğinin göz sağlığı için önemini gösterir.
– Üzüm çekirdeği özü kan ve lenf dolaşımını düzenler.
– Cildin bağdokusunda olan kollajeni güçlendirir. Uzum cekirdegi cilt üzerinde de olumlu faydalar sağlar. Bağ dokusunu kuvvetlendirerek cildin sarkamasını önler.
– Solgun cansız cilde sahip olanlar ve cilt kırışıklığından şikayet edenler için üzüm çekirdeği doğal bir yardımcıdır. Cildin daha sıkı ve elastik olmasını sağlar. Hücre yenileyici etkisiyle cildin güzelleşmesini sağlar.
– Hücre koruyucu etkisinden dolayı kozmetik alanında da oldukça popüler olmuştur. Cilt ve dudak koruyucu ürünler, yüz ve vücut kremleri gibi ürünlerde de kullanılmaktadır.
– Üzüm çekirdeğinin yararları arasında histamin salgısını azaltarak alerjiye karşı önleyici etkide bulunması da vardır.
– Basur ve varis gibi toplardamar yetersizliklerinde yararlıdır.
– Üzüm çekirdeğinin faydası sedef ve egzama gibi deri rahatsızlıklarında da önemlidir.
– Dişetinde kanama sorunu olanlar içinde üzüm cekirdegi faydalıdır.
– Saç sağlığı ve üzüm çekirdeği : Üzüm çekirdeği saç büyümesini uyarabilir. Üzüm çekirdeği ile yapılan bir araştırmada saç hücrelerinin arttığı görülmüştür.
– Üzüm çekirdegi C vitamininin etkisini artırır.
Etiketler: Üzüm çekirdeğinin daha önce hiç duymadığınız faydaları, üzüm, sağlık,

Banyoya girmeden önce mutlaka deneyin!

Banyoya girmeden önce mutlaka deneyin! Su insanoğluna verilmiş en güzel şeylerden bir tanesidir. Suyun insan üzerindeki etkisi saymakla bitmez. Duş almanın amacı rahatlamaktır. Peki bunu doğru mu yapıyoruz…


Banyoya girmeden önce mutlaka deneyin!


 Banyo yapmak yada duş almak özellikle bizim kültürümüze yerleşmiş olan muazzam bir temizlik geleneğidir. Biraz tarihine inildiği zaman Osmanlıdan kalma bir gelenek olduğu görülür. Osmanlı da hamam kültürü olarak görmek daha mümkündür. Sonra dan modernleşerek şimdi ki halini almıştır. Beden temizliği için de banyo yapmak en doğrusu ve en iyisidir. Batı kültürü ne kadar övülse de aslına bir çok şeyi bizim kültürümüz den alıp ufak tefek oynamalarla kendi icatları gibi göstermeyi başarmış zavallı bir topluluktur. Özellikle de temizlik konusunda hala geri kalmış bir toplumdur. Konuyu fazla dağıtmadan banyo zevkinizi ikiye katlamak için yapmanız gereken bir iki şey önereceğiz. Bu ayrıca zevkten de öte sağlık açısından size çok büyük fayda sağlayacak unsurlardır.
İşte Banyoya girmeden önce mutlaka deneyin!
Banyoya gi

 rmeden önce mutlaka bir bardak ılık su içmelisiniz. Ilık su içtiğinizde ve sıcak bir duşa girdiğinizde kan damarlarınız genişleyip rahatlayacak ve kan basıncınız düşecektir. Bu sayede stresten daha rahat ve hızlı arınabilir, banyo keyfini ikiye katına çıkarabilirsiniz. İçeceğiniz suya limon ve salatalık da ekleyebilirsiniz. Böylece vücudunuzdaki toksinleride atmış olursunuz…
Etiketler:Banyoya girmeden önce mutlaka deneyin, ılık su, limon, duş, banyo, damarlar, stres,

Her 10 kadında bir görülen hastalık! Acıbadem Eskişehir Hastanesi Uzman Psikoloğu Yelda Öge, vajinismusun sebeplerini anlattı. Kadınların korkulu rüyası haline gelen hastalığın sebepleri…


Her 10 kadında bir görülen hastalık!


Psikolog Öge, Vajinismusu, kadının iradesinden bağımsız olarak ilişki öncesinde istemsizce vajinal kasların kasılması sonucu cinsel birleşmenin imkânsız hale gelmesi olarak tanımladı. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Uzman Psikoloğu Yelda Öge, vajinismusun sebeplerinin neler olabileceğini şöyle açıkladı:
Her 10 kadında bir görülen hastalık!
“Cinsel bilgi ve eğitim eksikliği, bununla birlikte kişinin zihninde yanlış algı, yorum ve inançların oluşması, baskıcı ve otoriter aile yapısı, taciz, tecavüz gibi travmatik cinsel yaşantılar, takıntılı (obsesif) ya da borderline kişilik yapısı, eşler arasında yaşanan uygunsuzluk ya da uyumsuzluklar, cinsellik kavramının konuşulmadığı, ayıplandığı ve yasaklandığı ortamda yetişmek, cinsellik hakkında gerçekçi olmayan, tecrübeye dayanmayan yanlış bilgiler, çocukluk döneminde kişiyi yanlış bilişsel yapılandırmaya ve öğrenmeye maruz bırakan telkinler, pasif, bağımlı, aşırı tolere edici bir eş tipi, hamile kalma korkusu, gibi daha pek çok neden vajinismusun sebepleri arasındadır.”
Vajinismus tedavisi


Vajinismusun tedavi sürecinin basit olduğunu ifade eden Psikolog Öge, kişinin sıkıntılarına göre, kişiye özel tedavi planı oluşturulduğunu belirtti. Öge, vajinismusun temel özelliğinin kaçınma ve erteleme olduğu için eşlerin genellikle tedaviye uzun bir süre sonra karar verdiğini aktardı. Ertelenen süreç uzadıkça kaygı ve korkunun arttığını söyleyen Psikolog Öge, bu durumda eşlerin birbirine karşı ilgi ve anlayışları da azalmaya başladığını kaydetti.
Öge, “Vajinismus çözümü kolay olan bir problemdir. İlk adım çiftlerin karar aşaması ve cesaretlerini toplayıp bir uzmana gitmeleridir. Vajinismus tedavisinde en etkili ve doğru tedavi şekli cinsel terapilerdir. Bu sebeple de cinsel terapi eğitimi alan uzmanların tercih edilmesi büyük önem arz etmektedir. Vajinismus tedavisinde kişinin kaygı ve korkularının farkına varması, zihinsel süreçlerinin iyileştirilmesi ve evde uygulanabilecek birtakım davranışsal ev ödevleri önerilmektedir. Tedavi süreci yaklaşık 12-13 seanstır. Tedavi de başarı oranı oldukça yüksektir. Eğer vajinismus problemi yaşanıyorsa vakit kaybetmeden bir uzman desteği alınması önerilir.”
Eşler tedaviye birlikte mi gitmeli?
Vajinismusun tedavisinde de diğer cinsel işlev bozukluklarında olduğu

 gibi tedaviye çift olarak gidilmesi gerektiğini belirten Öge, “Çünkü bu sorun kadın ve erkeğin yaşamında ortak bir problemdir. Tedavi sürecinde mutlaka eşlerin her seansa birlikte katılmaları ve tedavi sürecine destek olmaları gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Etiketler: Her 10 kadında bir görülen hastalık, cinsel sağlık, sağlık, kadın hastalıkları, ilişki,

Panik Atak

Panik ataklardan kurtulmanız için yapmanız gerekenler. Panik atak, aniden ortaya çıkan yoğun korku, sıkıntı ve endişe nöbetidir. Bu nöbet şiddetli olarak genellikle 10-30 dakika sürer ve sonra yavaş yavaş şiddeti iner.

Panik ataklardan kurtulmanız için yapmanız gerekenler

Panik atak nöbeti yaşayan kişi çok kötü birşey olacağı veya öleceği hissine kapılır. Kendisini kurtaracak birisi veya bir sağlık kuruluşu arar. Genellikle bir sağlık kuruluşuna giden hasta psikolojik olarak rahatlama hisseder.

Ansızın, herhangi bir yerde beklenmedik şekilde ortaya çıkan yoğun kaygı, bunaltı, korku, sıkıntı karışımı nöbetlerdir. Oldukça yoğun yaşanır. Kişi her şeyin sonu geldiğini kalp krizi, felç geçireceğini, dünyanın sonu geldiğini, düşüp bayılacağını, kötü şeylerin olacağını vb düşünür.
Koşup kaçmak, hemen bir sağlık kurulusuna sığınmak ister. Sonunda da bir sağlık kurumunun acil servisine gider. Orada görevli doktor müdahaleyi yapınca bazen de doktoru görür görmez rahatlar. Doktorlarca yapılan bütün muayene ve tetkiklerde herhangi bir fizyolojik probleme rastlanmaz. Ama panik bozukluğu yaşayan hasta bunlara inanmak istemez ve doktor doktor dolaşarak kendini ikna edebilecek bir doktor arar durur. Sonunda böyle bir doktor bulamadığında da panik ataklarının psikolojik olduğu ihtimalini düşünmeye başlayarak bir psikolog veya psikiyatriste başvurur. İşte ondan sonra da asıl tedavi başlar. O ana kadar yapılan hiçbir tedavi panik bozukluğa yönelik tedaviler değildir.


Keşke panik bozukluğu yaşayan hastalarımız sorun ortaya çıkar çıkmaz ilk önce bize gelseler. Çünkü erken başlanan tedaviden sonuç almamız daha kolay olmaktadır. Panik bozukluk aslında çok kolay tedavi ettiğimiz bir rahatsızlıktır. Ama hastanın sabırlı ve azimli olması gerekmektedir. Panik bozukluk tedavisinde bir kısım hasta ilaç verin de kolayca iyileşeyim derken, bazı hastalar ise ilaçla tedavi olmak istemezler. Özellikle panik bozukluğun ilerlemediği vakalarda ilaç kullanmadan çok kolay tedavi etmekteyiz. Bazı vakalarda da ilaç takviyesi gerekmektedir. Ama benim görüşüme göre psikolojik tedavilerde önceliği ilaç ile tedaviye vermek yerine ilacı bir yardımcı tedavi aracı olarak görüp, psikoterapi yöntemlerini ana yöntem olarak kullanmak gerekmektedir. Sonuç olarak bizler psikolojik problemlerimizi çözmek için dışsal bir madde olan ilaç yerine içsel kaynaklarımızı kullanarak kendi kendimizi tedavi etmeyi öncelik olarak düşünmeliyiz.
Panik ataklardan kurtulmanız için yapmanız gerekenler
O an aşağıdakilerden hepsi veya bazıları olur:
-Kalp çarpıntısı
-Göğüs kafesinde baskı hissi ve sıkışma
-Hızlı nefes alıp verme veya nefes alamama
-Mide kasılmaları, krampları, karında ağrı, şişkinlik, gaz oluşması
-Dünyanın sonu gelmiş hissi
-Sebepsiz bir şey olacakmışçasına aniden başlayan korkular
-Ölümcül yada çözümsüz bir hastalığı olduğu korkusu
-Eller ve ayaklarda istemsiz boşalmalar hissizlik
-Terleme
-Baş dönmesi, bayılma hissi
-Farklı bir dünya aleminde yaşıyormuş gibi hissetme, bir sis perdesinden arkasından bakıyormuş hissi
-Üşüme, ürperme yada ateş basma hissi
-Korkunç bir şey olacakmış gibi hissetme.
Uzman Psikolog Hasan KUL

9 Eylül 2015 Çarşamba

Parazitlerden korunmak için gereken 10 basit yol

Parazitlerden korunmak için gereken 10 basit yol. Bu bilgiler hayatınız boyunca size çok yarayacak. Daha sağlıklı yaşamanızı sağlayacak. Bu 10 basit yol ile bağırsak parazitlerinden korunmuş olacaksınız…


Parazitlerden korunmak için gereken 10 basit yol

Bağırsak parazitleri, iyi yıkanmamış yada çiğ tüketilmiş gıdalar ve kötü hijyen şartları sebebi ile bulaşabilir. Kıl kurdu, tenya gibi çeşitleri vardır.

 Bağırsak parazitinin belirtileri genellikle Baş Ağrısı, Mide krampları ve ağrı, Öksürük, Yorgunluk ve halsizlik, Orta derece ateş, İshal, İştahsızlık, Yarı açık göz ile uyuma, Gece uyku esnasında anüs ve kalça bölgesinde kaşıntı, sinirlilik hali şeklinde görülebilir.
İşte Parazitlerden korunmak için gereken 10 basit yol
1) Sebze ve meyveleri tüketmeden önce sirkeli suda bekleyiniz ve iyice yıkayınız.
2) Hazır gıda ve fastfood tüketmemeye özen göstermeliyiz.
3) Ellerimizi sık sık yıkayınız ve vücut temizliğimize dikkat etmeliyiz.
4) Et tüketiminizi azaltabiliriz.
5) Sık el teması kurmamak parazitlerin yayılmasını azaltabilir.
6) Toplu Taşıma Araçları ve kamuya açık alanlarda deri teması gerçekleştirildiğinde temizlenmesi gerekir.
7) Yemeklerimizi hazırlarken bol sarımsak kullanabiliriz.
8) Çamaşırlamızı yıkadıktan sonra muhakkak ütülemeliyiz.
9) Yastık kılıflarımızı ve yatak çarşaflarımızı sık sık değiştirmeli ve temizlemeliyiz.
10) Parazitlerin vücuttan atılmasını sağlayan sarımsak, kabak çekirdeği, zencefil, sebze vb. Ürünleri tüketmeliyiz.
Bu bilgiler sayesinden parazitlerden korunmuş olacaksınız. Daha sağlıklı ve düzgün yaşam için yapmanız gereken sadece bunlarla sınırlı değil elbette. Ama sonuç itibariyle bir yerden başlamak lazım…
Etiketler: Parazitlerden korunmak için gereken 10 basit yol, sağlık, bağırsak, parazitler, bağırsak parazitlerinden korunmak,

Kalbini düşünen C vitamini tüketsin!

Kalbini düşünen C vitamini tüketsin! C vitamini kalp için mükemmel bir vitamin. Özellikle obez kişilerde kalp sağlığı için yürümek kadar yararlı…


Kalbini düşünen C vitamini tüketsin!


ABD’li bilim adamları, C vitamini takviyesinin obez kişilerde kalp sağlığı için yürümek kadar yararlı olduğunu tespit etti. Vitaminin damar yollarını açtığı belirlendi.

 Kalbini düşünen C vitamini tüketsin!

ABD’nin Colorado Üniversitesi’nde aşırı kilolu kişiler üzerinde yapılan araştırmanın kapsamlı sonuçları açıklandı. Çalışma, düzenli alınan C vitamininin damar yollarına büyük yararı olduğunu gösterdi. Bu araştırmaya göre; aşırı kilolu kişiler ET-1 adlı zararlı bir proteini üretmeye oldukça yatkın. Bu protein de kalbe giden damar yollarında daralmaya yol açıyor. Bu riski azaltmak için günlük yürü

 yüşlerin etkili olduğu biliniyordu. Uzmanlar, günlük kullanılan C vitaminin de düzenli egzersiz kadar kalp damar hastalıkları riskini azalttığını keşfetti. C vitamini ayrıcı halsizliğin önlenmesinde ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde oldukça etkili. Bu vitamin, başta portakal, limon gibi turunçgiller olmak üzere meyvelerde ve yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunuyor.
Etiketler: Kalbini düşünen C vitamini tüketsin, kalp sağlığı, yürümek, obazite, sağlık,

Tok tutan yöntem ile kilo vermek mümkün

Tok tutan yöntem ile kilo vermek mümkün. Kilo kontrolü sağlamak isteyenlerin pirinç tüketerek tok kalabileceği açıklandı. Uzun süre tok tutan pirinç fazla yemenizi engelliyor.


Tok tutan yöntem ile kilo vermek mümkünTok tutan yöntem ile kilo vermek mümkün
Gıda Teknolojisi Uzmanları Enstitüsü (Institute of Food Technologists / IFT) Yıllık Toplantısında açıklanan sonuçlara göre, beyaz ya da kahverengi pirincin, hem yemekten zevk almaya hem de kalorileri kontrol etmeye çalışan kişiler için son derece önemli olan doygunluğu ve tokluğu sağladığını kanıtlıyor.
Kahverengi ve beyaz pirincin tokluk ya da doygunluk üzerindeki etkilerini inceleyen ilk insan klinik çalışmasında, Minnesota Üniversitesi Gıda Bilimi ve Beslenme Bölümü’ndeki araştırmacılar, beyaz ve kahverengi pirinçten oluşan 400 kalorilik kahvaltıları 400 kalorilik standart glikoz çözeltili kontrolle kıyaslayan normal kilolu 20 erişkin erkek ve kadın arasındaki tokluk işaretlerini karşılaştırdı. Her denek farklı zamanlarda üç test kahvaltısı yapmış ve ardından araştırmacılar yemekten dört saat sonra açlık ve tokluğu değerlendirmiştir.
Tok tutan yöntem ile kilo vermek mümkün
Sonuçlar tokluğun test kahvaltıları arasında anlamlı ölçüde farklılık gösterdiğini, hem beyaz hem de kahverengi pirinçte glikozlu içeceğe kıyasla artan tokluk ve doygunluk yaşandığını gösteriyor.
Araştırmayı yürüten Minnesota Üniversitesinden araştırmacı Snow Wang, “Sonuçlarımız, beyaz ve kahverengi pirincin tokluk ya da doygunluk verdiğini ve doygunluk kalorileri kontrol etmeyi kolaylaştırdığı için, her ikisinin de öğünlere ek ya da atıştırmalık olarak harika bir seçim olduğunu gösteriyor” dedi.
Araştırmacı Snow Wang, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ayrıca beyaz ve kahverengi pirincin doygunluk değerleri arasında bir fark yoktu ki, bu her ikisinin de sağlıklı, dengeli, kalori kontrollü bir diyetin parçası olabileceğini ortaya koyuyor.”
Wang’a göre, “Bu çalışma, pirinç tüketen kişilerin pirinç yemeyen kişilere kıyasla fazla kilolu olma olasılığının daha düşük olduğunu, daha dar bel çevresine sahip olduğunu ve genel olarak daha sağlıklı bir beslenme düzenleri olduğunu gösteriyor.”


Araştırmada, pirincin kilo vermek ya da sağlıklı bir beslenme düzenini korumak için mücadele eden milyonlarca Amerikalı için akıllıca bir seçim olduğu belirtilerek şöyle denildi:
Tok tutan yöntem ile kilo vermek mümkün
“Yarım bardak pişmiş pirinç, sadece 100 kaloridir. Pirinç genellikle sebze, meyve, yağsız et ve fasulye gibi sağlıklı besinlerle yendiği için sağlıklı, dengeli bir beslenme düzeni sağlamaya yardımcı olabilir. Aslında, Nisan ayında San Diego’da Deneysel biyoloji 2012’de sunulan bir çalışma, beyaz ya da kahverengi pirinç yemenin beslenme düzenini geliştirmeye, kilo ve diğer hastalık risklerinin kontrolüne yardımcı olduğunu göstermiştir.
Tufts Üniversitesi, Friedman Beslenme Okulunda Ulusal Sağlık ve Beslenme İncelemesi Araştırması 2007-2008 verilerine dayalı olarak yürütülen araştırma, erişkinlerle çocuklar dahil pirinç yiyen kişilerin anlamlı ölçüde daha fazla folik asit, demir, potasyum, B6, B12, A ve D vitaminleri aldığını ve yağ ve doymuş yağdan tükettikleri kalorinin yüzdesinin daha düşük olduğunu gösteriyor. Araştırmada ayrıca, “kahverengi pirinç, \%100 öğütülmemiş hububattır ve beyaz pirinç, demir dahil önemli besin maddeleri ve folik asit açısından zengindir” deniliyor.
“Öğünlerde pirinç yemenin birçok yararı” olduğunu belirten ABD Pirinç Federasyonu Yurtiçi Üretim Başkan Yardımcısı Anne Banville sözlerine şöyle devam etti: “Lezzetli, çok yönlü, besleyici ve artık kilo kontrolüne yardımcı olabileceğini de biliyoruz. En çok pirinç tüketen ülkelerdeki nüfusun genellikle en zayıf ve dünyanın en sağlıklı kişileri arasında olması hiç şaşırtıcı değil. Pirinç, aynı zamanda porsiyon başına yalnızca 20 kuruşluk maliyetiyle en bütçe dostu gıdadır.”
Etiketler: Tok tutan yöntem ile kilo vermek mümkün, kilo vermek, sağlık
, genel sağlık,

8 Eylül 2015 Salı

Sıcak suyun şaşırtan faydaları

Sıcak suyun şaşırtan faydaları. Bu aylarda biraz garip gelebilir ama sıcak suyun faydalarını okuyunca eminin çok seveceksiniz. Vücudunuza verdiği faydalar sayesinde kendinizi gayet rahat hissedeceksiniz…


Sıcak suyun şaşırtan faydaları

Sıcak suyun faydaları sivilceden tutunda kilo vermenize kadar bir sürü faydası var. Biraz ilginç gelebilir ama bunların hepsi gerçek
İşte Sıcak suyun şaşırtan faydaları
Sivilceler ve siyah noktaların önlenmesi
Sıcak su vücudunuzu derinlemesine temizler ve sivilce oluşumunun ana sebeplerini ortadan kaldırır.
Burnun ve boğazın temizlenme
Soğuk algınlıkları, öksürük ve boğaz ağrısı için sıcaksu içme etkili ve doğal bir yöntemdir. Balgamı çözer ve vücuttan atılmasını kolaylaştırır.
Kas gevşetici
Suyun ısısının karın kaslarının üzerinde yatıştırıcı ve dindirici etkisi vardır ki bu nihayetinde kasılmaları ve spazmları azaltmaya yardımcı olabilir.
Kilo verme
Metabolizmanızı hızlandırmak ve yağ dokusunun parçalanmasına da yardımcı olmak için sabahları güe bir bardak limonlu sıcak su içerek başlayın!


Detoks
Sıcak su içtiğinizde vücut sıcaklığınız yükselmeye başlar bu da terlemenize sebep olur. Bu olmasını istediğimiz bir şeydir çünkü toksinlerin vücudumuzdan atılmasına yardımcı olur.
Erken yaşlanmanın önüne geçmek
Toksinler sizi daha hızlı yaşlandırır. Sıcak su içmek elastikliği azalmış ve serbest radikallerin aşındırdığı deri hücrelerinin kendilerini yenilemesine yardımcı olur böylece cildiniz daha genç ve yumuşak görünür.
Kepeğin önlenmesi
Sıcak su saç derinizi nemlendireceği için, derinin kurumasının ve kepek oluşumunun önüne geçer.
Daha fazla kan dolaşımı ve daha sağlıklı bir sinir sistemi
Sindirim
Sıcak su özellikle sindirim için çok faydalıdır. Çalışmalar yemek sırasında veya yemeklerden sonra soğuk su içilmesinin alınan gıdalardaki yağı sertleştirdiğini ortaya koymuştur. Sıcak su yemeklerden sonra yaşanan hazımsızlık sorunlarına da iyi gelir.
Sıcak su içmenin bir başka önemli faydası ise kaslarınızın ve sinir sisteminizin düzgün çalışması için önemli olan kan dolaşımını arttırmasıdır. Ayrıca etrafındaki yağ birikintilerini parça

 layarak sinir sisteminizin daha sağlıklı işlemesine yardımcı olur.
Sağlıklı ve canlı saçlar
Sıcak su içmek ayrıca yumuşak ve parlak saçlara sahip olmak için de idealdir. Saç köklerindeki sinir uçlarına enerji verir ve bunları aktif hale getirir.
Etiketler: Sıcak suyun şaşırtan faydaları, zayıflama, sivilce, sağlık, genel sağlık,

Sağlık bakanlığı bitkiler hakkında açıklama yaptı

Sağlık bakanlığı bitkiler hakkında açıklama yaptı. İnternet’te şifalı olduğu söylenen bu bitkileri sakın almayın. Zayıflatıyor boy uzatıyor gibi kandırmalara gelmeyin…


Sağlık bakanlığı bitkiler hakkında açıklama yaptı

Sağlık bakanlığının yaptığı açıklamada İnternet üzerinden şifalı bitki diye satılan bu bitkilere dikkat çekti. İnternet üzerinden satılmak istenen bu bitkileri almama konusunda uyarıda bulundu. İnsanların tamamen duygularıyla hayalleriyle oynayan bu gibi sağlık terörleri hakkında, halkın daha duyarlı olmalarını önerdi. İnternet ortamında bunun önüne geçmenin çok güç olduğunu bu gibi sitelerin her gün daha da arttığını belirtti. Hemen hemen her gün binlerce açılan bu siteler insanların sağlıklarını hiçe sayarak kar amaçlı açılan sitelerdir.
Sağlık bakanlığı bitkiler hakkında açıklama yaptı!!!
MÜRVER
1 haftadan uzun kullanılmamalı. Solunum güçlüğü ve ateş, yapabilir.
CÜCE PALMİYE
2 aydan çok kullanılmamalı.
MERYEM ANA DİKENİ
Alerji, hamilelik, emzirme dönemi ve çocuklarda hekime danışılmadan kullanılmamalı.
TAVŞAN MEMESİ
Ciltte inflamasyon veya sertleşme, ülser, bacakta ani şişme olabilir.

CADI FINDIĞI
Gözde ağrı, görüşte değişikliklere neden olabilir.
RAVENT RİZOMU
10 yaş altı kullanılmamalı.
SAHİLÇAMI
18 yaş altı, hamile ve emzirme dönemi kullanılmamalı.
ASLANKUYRUĞU
Hamileler kullanmamalı. Araç ve makine kullanma yeteneğine zarar verebilir.
MATE
Ateş, disüri, spazm, uykusuzluk, çarpın

 tı, baş dönmesi, bulantı, ishal yapabilir.
ÇUHAÇİÇEĞİ
Solunum güçlüğü, ateş ve iltihaplı balgam yapabilir.
GANODERMA (REIŞI) MANTARI
1-2 ay kullanan iki kişi hayatlarını kaybetti.
Etiketler: Sağlık bakanlığı bitkiler hakkında açıklama yaptı, sağlık, genel sağlık, şifalı bitkiler, kadın

7 Eylül 2015 Pazartesi

Adet sancılarına son veren doğal formül

Adet sancılarına son veren doğal formül ile sancılarınızın önüne geçebilirsiniz. En zor döneminizde size yardımcı olacak bu doğal formül, bundan sonra sıkı dostunuz olacak…


Adet sancılarına son veren doğal formül

Kadınlar adet dönemlerinde salgıladıkları hormonlardan dolayı duygularını çok yoğun yaşarlar. Bu dönemde kadınlar iki katı daha hassas ve kırılgan olurlar. Daha duygusal ya da daha sinirli olabilirler. Bu kişiliklere göre değişir. Bu durum çalışan kadınlar için daha zor olur. Çalışma esnasında istemeden yakın arkadaş çevresini kıra bilir ve işinde yanlışlıklar yapabilir. Bazı kadınlar da ise tembellikten yataktan çıkmak istemeyebilirler. Çoğu kadın için de oldukça sancılı geçer bu dönem. Özellikle sancıların çoğaldığı zaman hayat daha fazla katlanılmaz hale gelir…
Bitki Bilim ve Güzellik Uzmanı Suna Dumankaya’nın adet sancısına karşı doğal bir formül olduğunu açıkladı. Rahatlıkla evde hazırlayabileceğiniz, en sancılı döneminiz de birebir etkili olacak doğal bir karışım.


İşte Adet sancılarına son veren doğal formül
1 çorba kaşığı d

 ağ kekiğini 1 kahve fincanı suyun içinde kaynatın. İyice demlendikten sonra da için. Bu formül âdet sancısına karşı birebirdir.
Bu formül dışında adet sancısına iyi gelen şeyler:
Ayaklarınızı üşütmemeye özen göstermeli ve bir süre kafeinden uzak durmalısınız. İmkânınız varsa açık havada yürüyüş yapmak da rahatlayıp kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacaktır.
Etiketler: Adet sancılarına son veren doğal formül, adet dönemi, sancılar, doğal karışım, tedavi, kadınların özel hali,

Safran çeşitli hastalıklara şifa kaynağı oluyor!

Bir baharat türü olan Safran çeşitli hastalıklara şifa kaynağı oluyor! Bir den çok faydası olan safran, tabiri caiz ise şifa deposu. Sindirimden yüksek tansiyona kadar bir sürü hastalığa iyi geliyor…


Safran çeşitli hastalıklara şifa kaynağı oluyor!

Antik çağlarda safranın ağrıyı, sindirim sorunlarını ve hatta yüksek tansiyonu tedavi etmek için kullanıldığını belirten Kandıralı, “Günümüzün en pahalı baharatlarından biridir. Crocus sativus bitkisinden elde edilir ve 150’den fazla bilinen uçucu bileşikler içerir.
En iyi bilenen bileşikler krosin ve safranaldır, her ikisi de terapötik (tedavi edici) olarak kullanılmaktadır. Safran karotenoidlerden zengindir. İki ana karotenoidi krosin ve krosetindir, besinlere zengin sarı bir renk vermektedir. Araştırmalar anti kanser özelliklere sahip olduğunu göstermektedir.
Çalışmalarda safranın prostat ve meme kanserine karşı anti proliferatif (çoğalmayı önleyici) etkisi olduğu saptanmıştır. Ayrıca lösemi hücrelerinin büyümesini baskıladığı ve akciğer kanserine karşı pro apoptotik (programlanmış hücre ölümünü uyaran) etkisi olduğu bulunmuştur” dedi.


Safran çeşitli hastalıklara şifa kaynağı oluyor!
Safranın iştahı düzenleyici özelliğinin de bulunduğunu ifade eden Uzman Diyetisyen Şebnem Kandıralı, “Kilo vermeye çalışanlar safran özünü deneyebilir. Besin isteklerini moleküler düzeyde ortadan kaldırdığı gözlenmiştir. Plasebo kontrollü çift kör bir çalışmada safran özü alan kadınlarda atıştırma ataklarının sayısı yüzde 55 oranında azaldığı saptanmıştır. Buna ek olarak 8 hafta boyunca ortalama 1 kilogram kayıp sağladığı gözlenmiştir.
Safran, beynin serotonerjik sistemini hedefleyerek atıştırma arzusunu ortadan kaldırmaktadır. Bu sistem iştah, ruh hali ve hatta şeker isteğini etkilemektedir. Safranın anti depresan etkileri vardır. Geleneksel Pers tıbbında safran anti depresan olarak kullanılmaktaydı. Güncel çalışmalar safranın ruh halini iyileştirmeye faydası olduğunu onaylamaktadır.
6 haftalık bir çalışmada hastalar günlük 30 mg safran özü almışlardır. Araştırmacılar depresyon belirtilerinin önemli ölçüde azaldığını saptamış, hafif ve orta seviyede depresyon durumları için tavsiye edilebilecek bir tedavi olduğunu öne sürmüştür. Safranın hafif ve orta dereceli depresyonda genel olarak kullanılan depresyon ilacı ile eşit etkili olduğu gösterilmiş ve ortaya çıkan cinsel yan etkileri de hafiflettiği saptanmıştır.
Safran çeşitli hastalıklara şifa kaynağı oluyor! Safran hafıza fonksiyonları arttırır. Hayvan çalışmaları safranın demans ve hafıza kaybına karşı güçlü bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Safran özü verilen yaşlı farelerde öğrenme kapasitesi ve hafızada iyileşmeler gözlenmiştir. Buna ek olarak yetişkin farelerde safran asetilkolini yıkan asetilkolintransferaz enzimini engellemektedir. Bilişsel faydaları Alzheimer hastalarında görülmüştür. Yapılan klinik bir çalışmada hafif ve orta dereceli Alzheimer hastalarında geleneksel olarak kullanılan Alzheimer ilacı kadar yararlı olduğu gösterilmiştir.
Safranın yan etkileri ve güvenirliliği çoğu birey için 6 hafta kadar ağız yoluyla alındığında güvenlidir. Bazı olası yan etkileri ağız kuruluğu, anksiyete, baş dönmesi, uyuşukluk, bulantı, iştah değişikliği ve baş ağrısı olabilir. Bazı kişilerde alerjik reaksiyonlar ortaya çıkabilir. Ağız yoluyla yüksek miktarlarda alındığında zehirlenmeye, cilt, göz, mukoza zarl

 arında sararmalara, kusma, baş dönmesi, kanlı ishal, burun, dudaklar ve göz kapaklarında kanama ve uyuşmaya neden olmaktadır. 12-20 gram gibi dozlar ölüme neden olur. Depresyon ve Alzheimer gibi rahatsızlıklarda günlük kullanım 30 mg’ı geçmemelidir.”
Etiketler: Safran çeşitli hastalıklara şifa kaynağı oluyor, sağlık, şifalı bitki, hastalıklar, doğal tedavi,

Sindirim sistemini düzenleyen salata

Sindirim sistemini düzenleyen salata tarifi sizi rahatlatacak. Diğer salatalardan tek farkı sindirim sisteminizi düzene sokuyor. Böylece gün boyu daha rahat bir şekilde geçirmiş oluyorsunuz…


Sindirim sistemini düzenleyen salata

Sindirim sisteminde ki düzensizliğin bağırsaklar da olumsuz yönde etki oluşturduğunu belirten Dr. Gönül Ateşsaçan, günlük hayatta bol bol su içmeyi ve özel hazırlanmış salatayı tüketerek günde en az 1 kere tuvalete çıkmayı alışkanlık haline getirilmesini belirtti.
Sindirim sistemini düzenleyen salata
Dr. Gönül Ateşsaçan, salatanın bağırsakların temizlenmesine iyi geldiğini ifade ederek özel hazırlanmış salata tarifini şöyle verdi:
“Sindirim Düzenleyici Salata:


Malzemeler:
-6-7 yaprak taze tere.
-5-6 yaprak roka.
-1 adet orta boy acı sivri biber.
-5-6 dilim doğranmış greyfurt.
-Yarım kahve kaşığı biberiye.
-Yarım tatlı kaşığı toz zencefil.
-1 çorba kaşığı rendelenmiş turp.
-1 tatlı kaşığı limon suyu.
-Yarım tatlı kaşığı öğütülmüş tere tohumu.
-2 tatlı kaşığı ton balığı.
Hazırlanışı:
Sivri biberi ve beyaz soğanı ince ince dilimleyin. Tere ve rokaları elinizle küçük parçalara bölün ve karıştırın. Salata karışımının üzerine rendelenmiş kırmızı turp tere tohumu ve greyfurtları serpin. Bir başka yerde zencefil zeytinyağı limon ve tuzu çırparak salata sosu elde edin. Sosu, hazırladığınız salataya dökün ve ton balıklarını salatanın üzerine dekore ederek servis edin.” Böylelikle hem sağlıklı hemde sindirim sisteminizi düzene sokmuş olursunuz.
Etiketler: Sindirim sistemini düzenleyen salata, sağlık, genel sağlık, sindirim sistemi, sindirim sistemini düzene sokmak

Sabah mide bulantısına karşı doğal çözümler

Sabah mide bulantısına karşı doğal çözümler. Özellikle gebelik döneminde karşılaşılan bu durum için doktor tavsiyeli ilaçların yanı sıra bu tarz doğal çözümleri de kullanabilirsiniz.


Sabah mide bulantısına karşı doğal çözümler

Sabahları kalktığınız zaman mide bulantısı yaşıyorsanız bunları kesin yapmalısınız. Sabahın verdiği üşengeçlik şöyle bir yana dursun bir de üstüne mide bulantısı eklenirse sabahları kalkmak işkenceden beter olur. Ama bu doğal çözümler sayesinde fazla uzun sürmeden bu bulantıdan kurtulabilirsiniz. Bu arada sabah kahvaltılarını sakın ama sakın ihmal etmeyin. Gerekirse birazcık daha erken kalkın ve güzel sağlıklı bir kahvaltı yapın. Güne mutlu huzurlu başlayın.
İşte Sabah mide bulantısına karşı doğal çözümler


-Atıştırmak mide bulantısına iyi geldiğinden havuç, elma veya benzeri mideyi yormayan meyveler tercih edebilirsiniz.
-Tuzsuz ay çekirdeği mide bulantısına iyi gelir.
-Portakal ve greyfurt gibi narenciyelerin mide bulantısına iyi geldiği söylenmektedir.
-Domates suyuna bir limon sıkıp içebilirsiniz.
-Nane ve naneli çaylar mideyi rahatlatır.
-Ilık su ve balı karıştırıp sabahları içebilirsiniz.
-Zencefil ve limonlu su mide bulantısına iyi gelir.
-Pek çok hamile mide bulantısına karşı dondurmayı tercih etmektedir.
-Kızılcık, yaban mersini ve karadut gibi yemişler mideyi bastırır.
-Üzüm suyuna biraz şeker ekleyip içebilirsiniz.
Bu doğal çözümlerle sabah bulantı kabusunuz bitecek. Dediğimiz gibi sabahları ne olursa olsun kahvaltınızı aksatmayın. Gün boyu zinde kalıp gülmek istiyorsanız bir nevi bu size bağlı.
Etiketler: Sabah mide bulantısına karşı doğal çözümler, kahvaltı, mide bulantısı, sabah bulantıları, saglik,

Migrene Son!!!

4 hafta gibi kısa bir sürede migrenden kurtulmak mümkün. Göz estetiği ameliyatı sırasında tesadüfen bulunan bir yöntem, her 6 kişiden birini karanlık odalara mahkumeden migreni tedavi ediyor.


4 hafta gibi kısa bir sürede migrenden kurtulmak mümkün

Ameliyatın, şiddetli ağrıları bıçak gibi kestiğini söyleyen Estetik Cerrah Doç. Dr. Tayfun Türkaslan’a göre yöntemin başarı oranı % 90’ı buluyor.
Milyonlarca migren hastasının yarısından fazlası ayda en az 4 atak geçiriyor. Ataklar 4 saatten 3 güne kadar sürebiliyor ve hastalar karanlık odalarda atağın geçmesini bekliyor. Araştırmalara göre, migren ağrılarının şiddeti ve yarattığı psikoloji intihara dahi sürükleyebiliyor.
Her 6 kişiden birinin ilaç tedavileriyle migrenle yaşamak zorunda kaldığını belirten Estetik ve Plastik Cerrahı Doç. Dr. Tayfun Türkaslan, göz estetiği ameliyatı esnasında tesadüfen bulunan bir yöntemin bu karanlıklara kalıcı şekilde son verdiğini görüşünde. Bu ameliyat Türkiye’de fazla bilinmiyor ama Türkaslan’a göre, Amerika’da 15, 16 yıldır uygulanan yöntemin başarı oranı % 90.
4 hafta gibi kısa bir sürede migrenden kurtulmak mümkün
Tedavinin; Cleveland’da görevli Plastik Cerrah Prof. Dr. BahmanGuyuron’ın alın, şakak germe ve göz kapağı estetiği sonrasında migren ağrılarının da geçtiğini gözlemlemesiyle ortaya çıktığını belirten Türkaslan: “Migren cerrahisiyle elde edilen bu tedavi, tıpkı çocuk felci tedavisinin bulunması gibidir. Bence tıptaki en önemli buluşlardan biridir” diyor. Amerika’da çok sayıda migren vakasında bu yöntemin uygulandığını ve uzun dönem bilimsel sonuçların değerlendirildiğini belirten Türkaslan, % 90 başarı oranının da bu çalışmalarla elde edilen bir sonuç olduğuna vurgu yapıyor.
Tedavinin, migreni tetikleyen sinirlerin gevşetilip rahatlatılmasıyla gerçekleştirildiğini ifade eden Doç. Dr. Türkaslan ameliyat tekniği hakkında şunları anlatıyor: “Migren ağrıları alın, şakak ve ense kökünden tetiklenir. Dolayısıyla bu bölgelere mikro kameralarla gerçekleştirdiğimiz endoskopik işlemde migreni başlatan sinirleri gevşetip rahatlatıyoruz. Bunu, sinirlere baskı yapan kaslara müdahale ederek yapıyoruz. Alın ve şakak bölgesinden, göz kapağından ya da enseden, saçlı deri içinden açtığımız kesilerden girerek ameliyatı gerçekleştiriyoruz.”
4 hafta gibi kısa bir sürede migrenden kurtulmak mümkün!!!
AMELİYAT 1 VE 4 SAAT ARASINDA
Ameliyatın 1 ila 4 saat sürdüğünü, başarının ise uygun hasta seçimine bağlı olduğunu belirten Türkaslan, ameliyata uygunluk kriterini şöyle anlatıyor: “Ataklar ayda 2-3 kez tekrar ediyor, her ağrının süresi 15 saati geçiyorsa hastamıza botoks testi uyguluyoruz. Botoks testi şu ana kadar migren hastalarında ağrıları geçici olarak durduran bir uygulamaydı. Artık botoks ile ameliyata uygunluk durumunu belirliyoruz. Burada kullandığımız botoks estetik değil, tanı amaçlıdır.
Olumlu sonuç aldığımızda ameliyatı yapıyoruz.”
Migren ameliyatında kafatasına ve beyne herhangi bir işlem yapılmadığını, sadece saçlı derinin altındaki belirli sinir ve kas grubuna müdahale edildiğini dile getiren Türkaslan, bu ameliyatı neden plastik cerrahi uzmanlarının yaptığı sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Çünkü plastik cerrahlar yüz mimik kaslarının anatomisine, endoskopik ameliyat tekniklerine ve periferik sinir cerrahisine hakimdir. Amerika’da bu ameliyat plastik cerrahlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Migren cerrahisinin sonuçları üzerinde hekimin tecrübesi çok etkilidir.”
Ameliyattan sonra hastaların aynı gün taburcu edildiğini söyleyen Türkaslan, 4 haftaya kadar migren kaynaklı ağrıların geçtiğini belirtiyor ve: “Hasta 7. gün işbaşı yapabiliyor. Ameliyat ağrıları ve uyuşmalar zamanla azalarak 6 ay içinde tamamen geçiyor. Ameliyat izleri saçlı derinin içine ya da göz kapağı kıvrımına gizlendiği için dikkat çekmiyor. İşlemden sonra hastalar, migrensiz bir hayata ‘merhaba’ demenin mutluluğunu yaşıyor.”


Türkiye’de neden yaygın değil?
Ameliyatın herhangi bir komplikasyonu olmadığının altını çizen ve dikkat edilmesi gereken en önemli noktanın uygun hastanın seçilmesi olduğunu belirten Dr. Türkaslan: “Peki, bu kadar etkin bir yöntem olmasına rağmen neden çok sayıda insan hala migren ağrısıyla yaşıyor?” sorusuna ise şöyle cevap veriyor: “Başarı oranı son derece yüksek olan migren ameliyatı maalesef ülkemizde yeterince bilinmiyor.
Ancak önemli olan; ülkemizdeki milyonlarca migren hastasının bu hastalığın pençesinden ameliyatla kurtulabileceği gerçeği ve bu bilincin oluşması. Yıllar önce migren tedavisinde geçici iyileşme sağlayan botoks yöntemine karşı da, ‘estetik ve gereksiz’ yaklaşımı sergilenmiş, direnç gösterilmişti. Ancak daha sonra ilgili tıp çevrelerinde migrende botoksun geçici bir tedavi yöntemi olduğu kabul edildi ve botoks yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Migren ameliyatında da benzer bir sürecin içindeyiz.”
Doç. Dr. Tayfun Türkaslan, hastaları ilaç bağımlığından kurtaran migren ameliyatı giderlerinin özel sağlık sigortaları tarafından karşılandığını, Sağlık Bakanlığı’nın ise geri ödeme için verileri incelediğini belirtiyor.
4 hafta gibi kısa bir sürede migrenden kurtulmak mümkün
1. Migren ameliyatı nedir?
Migren cerrahisi tetikleyici kafa sinirlerinin dekompresyonuna (serbestleme-rahatlatma) dayalı bir ameliyattır. Şu an için tanımlanmış 4 ana tetikleyici sinir bölgesi mevcuttur. Bunlara ilaveten 4 adet minör başlatıcı sinir alanı daha tanımlanmıştır.
2. Ana tetikleyici bölgeler nelerdir?
I-Alın, II-Şakak, III-Burun, IV-Ense kökü.
Minör başlatıcı bölgeler;Orikulotemporal, küçük oksipital, alın sinirinin yan dalı.
I-Alın ana bölgesi; burada bulunan “supraorbital” ve “supratrochlear” sinirler saç içinden yapılan birer santimlik kesilerden endoskopik kamera kullanılarak serbsetlenir. Alın bölgesi fazla uzun veya alın kavsi fazla olan hastalarda üst gözkapağı kıvrımından girlerek sinirler aynı şekilde serbestleştirilebilir. Üst gözkapağı kıvrımında iyileşme daha hızlıdır. Hem endoskopik hem de açık tekniklerin amacı sinirlerin üzerindeki baskının ve “iltihabi yangının” ortadan kaldırılmasıdır.
II-Şakak ana bölgesi; “Zygomaticotemporal” isimli sinir büyük çiğneme kasının içinden geçer. Bu kasın aşırı aktivasyonu sinirde baskı ve enflamasyona yol açar. Şakak migreni ağırlıklı olan hastalarda genellikle endoskopik yöntem tercih edilir. Endoskopinin uygun olmadığı hastalarda göz kapağı kas içi veya saçtan kesi yoluyla işlem yapılabilir.
III-Nasal ana bölge; Bu bölgenin teikleyici olmasındaki temel neden “trigeminal” isimli kafa sinirinin yüzeyel dalının burun hava yolunda kıkırdaklar arasında sıkışması ve gelişen “iltihabi yangı” nın sinirdeki hassasiyeti artırmasıdır. Burada burun orta kıkırdağı(septum) ve konkalara veya hava pasajındaki kontakt noktalara yönelik cerrahi işlem yapılır. Genellikle direkt cerrahi yöntemler ile yapılabileceği gibi açık cerrahi ilede şifa sağlanabilir.
IV-Ense kökü ana bölgesi; kafa arkasında saçlı deri içinde kalan bölgede yapılacak 3-4cm lik kesi ile büyük oksipital sinir serbestleştirilir. İşlem direkt cerrahi yöntem ile gerçekleştirilir. Sinir damar eşliği sözkonusu ise mikrovasküler bir dekompresyon yapılır. Bunun için mikrocerrahi prensiplerinden yararlanılır.

 Minör Tetikleyici bölgeler; Bu alanlardan migrenin tetiklenmesi oldukça nadirdir. Genellikle muayene esnasında ilgili alana bastırınca hassasiyet sözkonusudur. Tedavide hassas alanların üzerine minik kesiler yapılarak damarsal ve sinirsel ilişki serbestleştirilir.
Etiketler: 4 hafta gibi kısa bir sürede migrenden kurtulmak mümkün, migren, sağlık, genel sağlık, ameliyat, kadin,

Kadınlarda inme daha fazla görülüyor

Kadınlarda inme daha fazla görülüyor! Memorial Şişli Hastanesi İnme Rehabilitasyon ve Araştırma Ünitesi Başkanı Doç. Dr. Yakup Krespi, kalıcı sakatlık ve hayati tehlikeye neden olan inmenin, son yıllarda erkeklere oranla kadınlarda daha sık görüldüğünü belirtti. 


Kadınlarda inme daha fazla görülüyor

Krespi, yaptığı yazılı açıklamada, inmenin, erkeklerde ölüm nedenleri arasında beşinci, kadınlarda ise üçüncü sırada yer aldığını ifade etti. İnme riskinin belirlenmesi ve koruyucu stratejilerin hayata geçirilmesinin önemli olduğuna dikkati çeken Krespi, bu konuda hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol ve sigara gibi bilinen nedenlerin dışında, kadınlara özgü başka risk faktörleri de olabileceğini aktardı.


Doç. Dr. Krespi, “Kalıcı sakatlık ve hayati tehlikeye neden olan inme, son yıllarda erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülüyor. Kadınların daha uzun yaşaması, gebelik ve doğum kontrol hapları gibi birçok etken, inme geçirme riskini artırabiliyor” değerlendirmesinde bulundu.
“İNME RİSKİ HAMİLELERDE DAHA FAZLA”
Krespi, inme gelişme riskinin hamilelerde daha fazla olduğunu, hamilelik döneminde yaşanan ödem ve pıhtılaşma mekanizmasındaki fizyolojik değişiklikler nedeniyle özellikle gebeliğin son 3 ayında ve doğum sonrası erken dönemde sorunun daha sık görülebileceğini vurguladı.
Gebelikle ilişkili ortaya çıkan yüksek tansiyonun hem kanayıcı hem de tıkayıcı inmelerin önemli nedenlerinden olduğunu aktaran Krespi, şöyle devam etti:
“Gebelik öncesinde yüksek tansiyonu olan kadınların, doktor kontrolünde düşük doz aspirin kullanmaları ve beslenmelerinde yeterli kalsiyum içeriğinin olması sağlanmalıdır. yüksek tansiyon hastası olan gebeler, doğumdan sonra doktor kontrolünde uygun ilaç tedavisine devam etmelidirler. Düşük doz doğum kontrol ilacı kullananlarda inme riskinin göreceli olarak arttığı belirlenmiştir. Özellikle yaşlılarda, sigara içenlerde, diyabet, yüksek tansiyonu ve kolesterolü olanlar veya genetik olarak pıhtılaşma bozukluğu bulunan kadınlarda doğum kontrol hapı kullanımı inme riskini artırmaktadır. Bu nedenle bu risk faktörleri olanlarda doğum kontrol hapı kullanılması gerektiğinde, söz konusu durumlar kontrol altına alınmalıdır.”
Kadınlarda inme daha fazla görülüyor!
MİGREN DE İNME RİSKİNİ ARTIRABİLİR
Krespi, inmenin nadir nedenlerinden olan beyin toplardamar tıkanıklığının da en fazla kadınlarda görüldüğünü, bunun sebebinin doğum kontrol hapları ya da gebelikten kaynaklanan hormonal faktörler olduğunun düşünüldüğünü aktardı. Böyle bir durumda kan sulandırıcı tedavinin gebelik boyunca sürdürülmesi gerektiğini belirten Krespi, görme, konuşma bozuklukları ve uyuşma gibi belirtilerle kendini gösteren auralı migrenin, inme riskini artırabildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Auralı migreni olup sigara içen kadınlarda inme riskinin daha da arttığı dikkati çekmektedir. Auralı migreni olan kadınların mutlaka sigaray

 ı bırakmaları gerekiyor. ‘Atriyal fibrilasyon’ adı verilen kalpte ritm bozukluğu da inme için önemli bir risk faktörüdür. Kadınların beklenen yaşam sürelerinin daha uzun olması nedeniyle özellikle ileri yaşlarda daha sık görülmektedir. Bu nedenle rutin kontrollerde özellikle 75 yaşın üzeri kadınlarda EKG ve ritm bozukluğu açısından tarama yapılması önerilmektedir.”